Kendi ülkesinde, okulda ve yabancı dil kurslarında aldığı eğitim ile yabancı dil öğrenen her insan, hayatlarında muhakkak bir kere de olsa yurtdışına çıkmak istemiştir. Bunun temelinde ise, teoride öğrenilen dilin konuşulduğu ülkeye giderek pratik yapma isteği yatmaktadır. Böylelikle, öğrenilen bilgiler deneyime dönüşecek ve hatta belki de kişinin aksanı bile gelişecektir.
Maddi gelirini yabancı dili sayesinde sağlayan bir tercüman için yurtdışı deneyiminin ne kadar önemli olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Tercüman, aslına bakılırsa mesleğini icra ederken sadece bir dili diğer bir dile çevirmekle kalmaz; tercümesini yaptığı dilin konuşulduğu ülke kültürünü, diğer mevcut topluma yansıtır. Hal böyleyken, kendi ülkesinde çalışmalarıyla öğrendiği dilin anadil olduğu ülkeye gitmek, tercümana birçok yönden katkıda bulunacaktır.
Yurtdışında belli bir süre yaşayan tercüman, o toplumun kültürünü, inançlarını, örf ve adetlerini ayrıntısıyla öğrenme şansı yakalar. Bu noktada, olumsuz sayılabilecek tek bir ayrıntı göze çarpar. Yurtdışında uzun yıllar yaşayan tercüman, oranın kültürünü öğrenirken, kendi ülkesindeki değişimleri ve gelişimleri kaçırabilir ve ülkesine dönüp tercümanlık yapmaya devam ettiğinde adaptasyon sorunu yaşayabilir.
Yurtdışına çıkıp dilini geliştiren bir sözlü tercümanın kazanacağı en büyük artı, o dilin aksanına tam anlamıyla hâkim olacağıdır. Deneyimi fazla, eğitimi iyi ancak aksanı düzgün olmayan bir tercümanın, aksanı düzgün olan bir tercüman karşısında şansı neredeyse yok denilecek kadar azdır.
Tüm bunlarla beraber, yurtdışı deneyimi kazanan bir tercümanın yeni işlerde bulunma olanağı da oldukça yüksektir. Bu tercüman, gitmiş olduğu ülkede tanıdığı insanlar sayesinde yeni müşterilerle çalışabilir, birden çok projeye dâhil olabilir. Eğer, yurtdışına gidip eğitim ve sonunda da bir diploma veya sertifikayla ülkesine geri dönerse firmaların öncelikli tercihleri arasında yer alacaktır.
Yukarı anlatmış olduklarımızla beraber, yurtdışı deneyimi eğer imkân dâhilinde ise, bir tercüman için oldukça önemlidir.