Günümüzde tercüme, hemen her iş sektöründe kullanılmaktadır. Yazılı ve sözlü olarak ikiye ayrılan tercüme, en genel anlamıyla bir dili diğer bir dile aktarma işlemidir. Ancak, detaylı olarak düşünüldüğünde tercüme hizmetinin yalnızca bundan ibaret olmadığı anlaşılır. Tercüme işini gerçekleştiren her tercüman ve mütercim, diller arasında çeviri yaparken bir yandan da toplumların birbirlerini tanımasını sağlar. Örneğin; İtalyanca yazılmış bir romanın hem dil bilgisi kurallarına hem de verilmek istenilen mesaja sadık kalınarak yapılan çevirisi sayesinde, Türkiye’de yaşayan bireyler İtalya’nın kültürünü, içinde bulundukları mevcut ortamı ve yazarın dünyasını rahatlıkla öğrenebilir.
Bir ülkenin, başka bir ülkedeki kaynakları okuyup onlardan yararlanması, bahsi geçen ülkeler arasındaki iletişimi her zaman güçlendirecektir. Tercüme sektörünün destek olduğu bu etkileşim sayesinde, ülkeler arası bilgi akışı da çoğalmaktadır. Tıp, ticaret, akademi gibi hayatın her alanında sağlanabilecek bu bilgi akışlarından biri de “sanat” üzerinden olmaktadır. Bilimden sonra dünyayı değiştirebilecek ikinci unsur olan sanatın, evrensel bir boyut kazanabilmesi tüm insanlık adına oldukça önemlidir.
Sanat ve tercüme yakından ilişkili iki alandır. Bir ülkede gerçekleştirilecek sanatsal bir faaliyetin, başka ülkelere ulaşabilmesi ve ardından dünya çapında ses uyandırabilmesi için tercümeye ihtiyaç vardır. Çünkü sanatsal bir etkinliğin dikkat çekmesi ve ilgi görmesi için reklamlarının, ilgili ülkenin dilinde yapılması şarttır. Yani denilebilir ki, sanatsal alanda kullanılan tercüme bir araçtır; amaç ise, sanatın daha çok insana ulaşmasını sağlamaktır. Sanatın ve sanatçının kendini tanıtabilmesinde, ihtiyaç duyduğu farklı milletlere ve fikirlere ulaşabilmesinde tercümenin önemi büyüktür. Çeviri aracılığıyla farklı topluluklara ulaştırılmayan bir sanatsal etkinlik, sadece o ulus sınırları içerisinde kalacaktır. Buna karşılık sanatın evrensel bir boyuta ulaştırılması, daha çok insan üzerinde etki yaratılması için tercüme hizmeti almak şarttır.