Tercümede gizlilik kuralı, bu meslek hayatının en önemli parçalarından biridir. Çevirmene iş yönlendiren bir şirket, haklı olarak bilgilerinin gizli kalmasına son derece önem gösterir. Bundan dolayıdır ki, çevirmenler gizlilik konusunda son derece titiz davranmalılardır. Aynı şey elbette ki, tercüme büroları için de geçerlidir. Şayet müşteri talep ederse, taraflar arasında bir gizlilik sözleşmesi imzalanmalıdır. Aksi halde, işveren kişi kendini güvende hissetmeyecek, sözleşme istediğini geri çeviren kişi veya kurumlarla çalışmaktan vazgeçecektir.
Bu noktada, meslek hayatı içerisinde çevirmene düşen bir görev de tercümenin üçüncü şahısların eline geçmemesine özen göstermesidir. Tercüme metni, sadece kendisi, ilgili kişi ve ilgili kişinin izin verdiği kişiler tarafından bilinmelidir. Bu durum, iş ahlakının bir parçasıdır ve müşteriye duyulan saygıyla doğrudan orantılıdır.
Çevirmenin, belgelerin üçüncü şahısların eline geçmesini önlemek için olaya geniş bir çerçeveden bakması gerekir. Şöyle ki, alınan önlemler örneğin; tercüme yaparken kişinin yanında birinin olmamasıyla ya da belgelerin bir başka kişiye gösterilmemesiyle sınırlı kalmamalıdır. Bunun yanı sıra, bilgisayar güvenliğinin de sağlanması son derece önemlidir.
Müşteriler her zaman gizlilik sözleşmesi isteyecek diye bir kaide yoktur. Öyle ki, bazen kişiler bu durumu çok da fazla önemsemeyebilir. Ancak, tercümanlar ve tercüme büroları buna rağmen gizlilik esasını göz ardı etmemelidir. Her daim bir gizlilik sözleşmesi yapılmış gibi düşünmeli ve buna göre çalışmalarını sürdürmelidir. Bu durum, sahip oldukları mesleğe ve ilkelerine karşı saygı duyduklarının bir göstergesi olacaktır. Unutulmamalıdır ki, gizlilik anlaşmasına aykırı tek bir hareket, tercüme bürolarının iş kaybetmesine, bağımsız çalışan tercümanların ise ünlerine zarar gelmesine neden olacaktır.